Süt filminin açılış sahnesi olağanüstü bir şekilde bir duyguyu ve filmi özetlemiştir. Metaforik olarak nefs ile özdeşleştirilen yılan imgesi ve hikmet ile ilişkilendirilen süt imgesi[1] filmin açılışında birlikte kullanılırken akla Sezai Karakoç’un Kara Yılan şiirini, süt ve yılan göndermelerini getirmektedir. Karakoç şiirinde; fıtrat ve rahmeti, Allah’tan gelen ilmi sembolize eden sütü,[2] bir açıdan kovulmuş olanı, yoldan çıkmış olanı (nefsi) sembolize eden yılana verilmek üzere, o yılanı kendi tezkiyesine çağırmaktadır:
Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
Gelmiş dayanmış demir kapısına sevdanın
Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum”
Seni süt içmeye çağırıyorum parmaklarımdan
Kara yılan kara yılan kara yılan kara yılan” (Sezai Karakoç)
Sezai Karakoç’un şiirinde[3] yazdığı bu mısralar filmin açılışında görselleşmiştir. Filmin açılış sahnesinde bir adamın süt kaynattığı kazana, dua yazdığı kâğıtları attığını görürüz. Sonrasında baş aşağı asılan kadın yukarı kaldırılır ve ağzından bir yılan süte doğru çıkar ve büyülü bir an olarak hafızalarımızda yer edinir.
[1] O dönem filmin beyoğlundaki gösteriminde süt ikram edilmesi güzel bir incelik olarak akılda kalmıştır.
[2] Yılmaz, Hüseyin. “Sezai Karakoç’un Şiirlerinde Geçen “Yılan” ve “Süt” İmgelerini Metinlerarası İlişkiler Bağlamında Okumak”, Sayı 6, İstanbul, 2005. s.307.
[3] Bkz: Metin Tonbul “Şiir İşçiliğini Temsil Eden Bir Film: Süt” http://www.edebistan.com/index.php/metintonbul/siir-isciligini-temisl-eden-bir-film-sut/2010/06/ (Son Erişim Tarihi: Ağustos 2018)