Kelimeler ve Yaralar

Schrödinger dünyayı paylaşan bilinçliklerin çokluğu sorunuyla ilgili iki mucizden en az birinin doğru olması gerektiğini belirtmiştir. Bu gerçek bir dış dünya ya da her şeyin ve her bilincin tek bir kaynağın (gerçeğin),Bir’in veçheleri olması. Nasr Tevhid anlayışının bu iki mucizeyi de doğruladığını söylemektedir. Varlık aleminde yer alanlar için bilinç bir mucizedir. ”Bir” açısından da özde bir ayrılık yoktur.

Varlığın idrak alanı olarak bilincin dolayısıyla varoluşun temellendiği açığa çıktığı akli/rasyonel alan dilde ve kelimelerde belirginleşir. Dilin farklılıklarına rağmen birin veçhelerinin yansımaları olarak farklı bilinçlerin benzer düşünceler üretmesi ve farklı kelimelerle aynı şeyleri söylemesi beklenmedik bir durum değildir. Bilinç bir öznel yön barındırırken kollektif yönler ve ortak söz/duygu geçişleri de barındırabilmektedir.

Böyle bir sayıklamanın ardından Merdan’ın kitabın bir yerinde belirttiği gibi tıpkı yüzler gibi iç seslerinde birbirine benzediği bir dönemde dil ve kelimeler en aşağı seviyede varoluş itkisiyle donanmış virüsler gibi kendini yeniden üretme ve bulaşma özelliği gösterebilecek ve bazen bu dil ve kelime salgını bir uslup karmaşasına ve bilinçler için bir çeşit sitokin fırtınasına sebep olabilecektir.

Merdan kitabında bu karmaşa içindeki öznel arayışındadır. Bu arayışı kavramsallaştırıp isimlendirir. Kendilik cesareti’dir bu arayışın adı. Güney Amerika yerlilerinde gördüğümüz ateş böceklerinin kullanıldığı fenerler gibi kullanır sözcükleri ve bilincin karanlık tiyatro sahnesinde yürürken okuyucuyla; bu kelimelerden örülü fenerlerle aydınlanır bir çok yüz. Camus’tan Zeyneb Hatun’a Bronte Kardeşlerden Peyami Safaya Tolstoydan Simon Weil’e belirir önümüzde yüzler. Farklı seslerle aynı şeyi söylüyor gibidirler ve onları görmediğimiz zamanlarda Merdan bizi fısıltılar içinde dolaştırmaya devam eder sahnede.

Kitabın sonuna geldiğinizde çok sesli bir senfoni dinlemiş gibi hissedersiniz. Müzik, enstrümanlar, sesler, Maestro. Bir tatlı rüzgârın serinliği belirir yüzünüzde. Sözcüklerin ve kelimelerin virüslerden çok öte olduğunu anlarsınız. Onlar (yazarın İbnu’l Arabi’den alıntıladığı Arapça manasındaki gibi) yara izleridir. Taklit edilemeyecek kendilik cesareti ile alakalı değildir o yaralar, kendi olmayla, var olmayla alakalı Adem Baba’dan miras görünmez/uzaklık yaralarının izleridir bunlar. Bir sızı duyarsınız iman tahtanızda yüzünüzdeki serinliği bastıran.

Yorum Bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir