Leviathan Karşısında

Blue Leviathan 1995 | Melrose Bay Art Gallery

Leviathan Babil mitolojisinde geçen bir canavardır. Kitabı mukaddes Leviathan’ı bir canavar olarak resmeder. İbranicede Leviathan sözcüğü büyük balinalar için de kullanılan bir kelimedir. Eski İbranice’de Leviathan, modern İbranicede Livyatan olarak söylenen bu isim kıvrılan bükülen anlamı da taşımaktadır. İncil’de Leviathan bir deniz yılanı olarak tasvir edilmiştir. Bu canavar bazen şekil değiştiren bir melun olur. Thomas Hobbes’un, Leviathan adlı eseri bu mitolojik canavarı devlet ile özdeşleştirmiştir. Arnold Joseph Toynbee “ A story of History” adlı eserinde bir insan tanımı yapmıştır. Bu insan sadece bir dönemi yâda medeniyeti değil tüm tarihsel birikimi işaret etmektedir. Hatta sadece tarihsel birikimi değil insan bilincinin ve varoluşunun dışına taşan tüm yaşanabilir alanı kapsayan bir yabanı tanımlamaktadır bu tanım. Bu tanımın karşısında devleti simgeleyen, adı var kendisi yok bir yaratık konulmuştur. Bu yaratık biyosferin düşmanıdır. Teknolojiyle biyosfere, uygarlıkla tabiata ve devlet ile insana karşıdır.

Andrey Zvyagintsev | The New York Times

Andrey Zvyagintsev’in Leviathan adlı filmi tam anlamıyla insana karşı statükoyu ve devleti koyan bir filmdir. Bunu yaparken aynı zamanda İncil alıntıları yaparak devlet meselesini din ile birleştirmiş ve ikisini, güçlerin ayrılmadığı ve mutlak bir şekilde birleştiği bir tahakküme, balyoza çevirmiştir. Bu haliyle yönetmenin ilk büyük başarısını yakaladığını söyleyebileceğimiz “The Return” (2003) filmi ile de ortak yanlar taşımaktadır. İki filmde de İncil üzerinden yapılan atıflarla günümüz Rusya’sının politik ve sosyal cenderesine göndermeler yapılmıştır. İki filmde de zaman ve mekân çok belirgin bir şekilde çizilmemiş ve bu haliyle sadece Rus toplumuna değil benzer bir çok toplumda da görülebilecek bir tahakküm ortaya konulmuştur. Zira Toynbee’nin insanının toplum üstü yönü gibi Leviathanı’da sadece bir toplumun değil tüm kadimin ve insanın karşısında yer almıştır. Gücün himayesinde ve güce meşruluğunu kazandıran ortodoksluk devlet ve iktidar olarak temsil bulmuş ve Leviathan’ın kendisi olmuştur.

Filmin oldukça etkileyici senaryosunda sırasıyla birçok kaybını gördüğümüz Kolya, sığındığı alkolle de başa çıkamadığı birçok çıkmazdan her seferinde daha kötüsüne doğru sürüklenmiştir. En nihayetinde tüm suçlamalar karşısında ağlarken bu kötülüğün son bulduğunu sanmaktadır. Sonrasında oğlu Roma için “O” nun artık kimsesi kalmadı” dediğinde onu götüren polis “Devlet O’nu korur” demiştir. Kolya’ya tüm bu eziyeti eden devlet, ya da gerçek adıyla “Leviathan” ,Kolya’ya oğlu Roma’yı koruyacağını söylemektedir! Burada korumadan kast edilen yaban olanın ehlileştirilecek olması; itaat ettirilecek olmasıdır. Film boyunca Kolya’nın yanında yer alan arkadaşlarının, komşularının da aslında bu ehlileştirilme içinde yer aldığı ortadadır.

Putin dönemi statükosu Komünizmden çok farklı değildir. Mahkemenin önünde Lenin’in heykelini görmek mümkün iken aynı zamanda Başkan’ın odasında da koca bir Putin portresi asılıdır. Bu hiyerarşi de değişen şey yeni Rusya’nın Ortodoks kilisesi ile işbirliği içinde mutlak hiyerarşiyi güçlendirmiş olmasıdır.

Filmin sonlarında Kolya papaza sitayiş ettiğinde papaz O’na Kitabı Mukaddesten bir pasaj okumuştur. Adamın tüm yaşadığı sıkıntılar, evinin durumu karısının yaptıkları ve sonrasında başına gelenlerden sonra O’na İyov (Job-Eyüp) örneğini vermiş ve İyov Kitabı’ndan alıntılamıştır.

“Livyatan’ı olta ile çekebilir misin?

Burnuna sazdan ip takabilir misin?

Yahut çengelle çenesini delebilir misin?

Sana çok yalvarır mı?

Sana tatlı sözler söyler mi?

Ömrünce kölen olmak üzere seninle anlaşır mı?

Kuşla oynar gibi onunla oynar mısın?

Leviathan başa çıkılacak bir şey değildir. Başkanın dediği gibi herkes yerini bilmeli ve kendisi için takdir edilene razı olmalıdır. Burada duygusallığa yer yoktur. Geride kalan ev büyük kepçe darbeleriyle tarumar edildiğinde bu hüner yine Leviathan’ın hüneridir.Kolya Leviathan’ın pençeleri arasında kalmıştır. Son darbe, uydurulmuş kanıtlar ve ifadelerle vurulmuştur. Kolya’nın “ eğer buraya benden sonra bir saray yaparsa yıkacağım “ dediği yere Ortodoks Kilisesi tüm ihtişamıyla kurulmuştur.

Son tahlilde film esasında Rusya’da çok değişen bir şey olmadığını aksine statükonun mitolojiyi de arkasında alarak daha da merkezileştiğini ortaya koymuştur. Bir sahnede atış hedeflerinin alternatifi olarak Rus liderlerin portelerini koyduğunda tarihsel süreç içinde tüm erki hedef tahtasına koyduğunu haykırır gibidir. Mevcut liderle ilgili olarak ta karakterini “duvarlarımızda pişmesini bekliyoruz henüz sırası gelmedi “ diye konuşturmuştur. Leviathan’a karşı Kolya’nın fazla şansı yoktur ve Kolya ve ailesinin bu canavar karşısındaki mahvoluşu neredeyse kesindir. Çünkü Leviathan yani bu ölçüde güçlenmiş bir statüko yenilmezdir. Papazın Kolya’ya okduğu pasajın devamı şöyle demektedir.

 

Soluğu közleri tutuşturur,

Ve ağzından alev çıkar (…)

Yüreği taş gibi serttir…

Üzerine varılsa kılıç işe yaramaz

Ne mızrak, ne kargı, ne de zırh…

Derin suları bir kazan gibi kaynatır…

Karada benzeri yoktur

Korkusu olmasın diye yaratılmıştır.”

 

Yorum Bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir