İki gün Bir Gece: Haysiyet ve Diğerkâmlık

İki gün Bir Gece: Haysiyet ve Diğerkâmlık

Diyelim ki bir sofradasınız ve karnınız oldukça aç. Yemek çok güzel ama sınırlı. Kapı çalıyor ve biri içeri girip size katılmak istiyor. Yemeği paylaşır mısınız? Bu soruya birçok kişi tereddütsüz evet diyecektir. Darnenne kardeşlerin filmi iki gün bir geceyi anlatmak için bu örnek ile başlayabiliriz. Fakat hikâyeyi biraz değiştirmek gerekir. Onu yemeğe oturtabilmeniz için sizin daha az yemeniz yâda yemek sonunda verilen tatlıdan vazgeçmeniz istense bunu yapar mıydınız?

Güneş panelleriyle ilgili çalışan bir şirkette Sandra çalışma arkadaşlarını tamda böyle bir şeye ikna etmeye çalışmaktadır. Sandra bir çeşit depresyon yaşamaktadır ve O’nun işten uzak kaldığı dönemde kalan on altı arkadaşı pekala işleri yapabilmiştir. Patron Sandrayla devam etmek yada kalan 16 kişiye prim vermek arasında bir oylama yapılmasını istemiştir. İşçi sınıfı burjuvazisi örneği olan ve benzerlerine Yeşilçam’da sıkça rastladığımız ustabaşı, çalışanları etkilediği için hafta başı oylamanın tekrar yapılması istenmiştir. Sandra iki gün ve gece boyunca 16 kişiden dokuzunu ikna etmek için uğraşmıştır. Bu iki günün gecesi beklenildiği gibi aradaki gece değil, son gece olmuştur. Araya intiharlar, boşanmalar baba oğul kavgaları vs. gibi çok sayıda ince ayrıntının döşendiği sade anlatı dili Vito Carleone’nin ağzında gerçeklik bulan ünlü repliğin hikâyesine dönmüştür. Friends and money-oil and water.

Bir avuç Euro için (1000 Euro)  bu 16 karakter bir seçim yapmak zorunda kalmıştır. Başta anlattığımız metafora dönersek bu tercih herkes için farklı bir anlam ifade edebilecektir. Sofraya buyur etme kararı başta kişinin diğerkamlığı ya da bencilliğine, açlığa ve tokluğa merhamete ve merhametsizliğe ve belki hepsinden öte sofraya buyur edilecek kişi ile ilgili algıya bağlıdır. Oldukça kuvvetli yönleriyle mülteci ve öteki kavramıyla da ilişkilendirebileceğimiz hikâye bu açıdan ele alındığında da aynı zamanda önemli bir projeksiyonda sunmaktadır. Darnelle kardeşlerin bu 16 kişiyi farklı etnisite ve inanışlardan seçmesi ve bunu onların isimlendirilmesine varan bir detaycılıkla yapması da boşuna değildir.

Film sade anlatısı ve derinlikli yapısı kadar dikkate değer ölçüde umut var olduğunu sonunda göstermiştir. Tüm koşuşturma ve paylaşılamayan bir kaç lokmanın sonucunda insanların yapmış olduğu tercihler Sandra’ya da Xanax ilacının veremediği bir duyguyu, umudu vermiştir. Nihayetinde bir yada biraz daha fazla gün gibi gelen bu hayatta Allah  rızka kefildir. Sandra’nın nezdinde yıpranan ve yara bere içinde kalan haysiyet; filmin sonunda tekrar ayağa kalkabilmiştir. Sonunda diğerkâmlık kazanmış ve “Şunlar olmasa ne güzel olurdu daha rahat eder daha çok kazanırdık”  temel fikrine dayalı, gizli ve tehlikeli bir faşizan tavır barındıran zihniyetin karşısında, filmde ilk başta olumsuz oy veren ve bu oyu verdiği için daha sonra ağlarken gördüğümüz Timur’un pişmanlık gözyaşlarından taşan bir insanlık ve vicdan galip gelmiştir.

Yorum Bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir